5 Ekim 2010 Salı

Meyveli Pay


Evdekiler meyve yemiyorlar, önceden onlara meyve soymak, zor geliyordu diye düşünüyordum. İzmir'den Ankara'ya yetişmeye çalışıyordum. Ama şimdi gördüm ki çocukların gerçekten alışkanlıkları yok. En son gelen şey akıllarına, meyve yemek. Dilimleyip önlerine bile götürsem burun kıvırıyorlar.
Bende tam bir meyve delisiyim.. Bu güne dek özellikle, yediğim elma ne kadar ağırlıktadır acaba. Tartı manyağıyım ya, hep ağırlık düşünüyorum.
Restoranda deli deli, meraklarım vardı. Bazen çöp olanları bile ayırtarak, ne kadar israf olduğunu hesaplıyordum. Ama  çıkan rakamlar korkunç. Olmazsa olmazlar vardır restoranlarda. Örneğin, ketçap ve mayonezle servise gidecek aperatif tabaklarının yanında  tek kullanımlık minik paketler verilemez. Bende tabaklara sıktırırdım  bu sosları. Masalara ketçap mayonez koydurmazdım hiç. Ama on masadan dördü, ilave ketçap ve mayonez istetirlerdi. Ancak masadan dönen tabaklarda, çöpe gidecek bir bulamaç gelirdi ki sormayın gitsin. Önceleri tabaklardan sıyırtıp toplattığım artıkları, yanımızdaki markette tarttırıyordum, utandım sonraları ve tartı edinmiş oldum. Tartma manyaklığım de böylece başlamış oldu. Çalışanlarım bile, bir yılda atılan ketçap ve mayonezin, onlarca kilo olduğunu görünce şaşırıp, düşünmeye başlamışlardı. Sonra tek kişilik paketlerde, tabakların yanlarında göndermeye başladım ama çok eleştirildim. Masa masa dolaşıp, anlatmak gerekiyordu. Üstelik eleştirenlerin bir çoğu da, haftanın pek çok günü fast food'larda aynı servisle yemek yiyenlerdi.
Şimdi çok rahatım,mutluyum, huzurluyum ve  benim gibi GÖREN lerle birlikteyim .Anormal kadın konumunda olmak durumunda değilim. Neden mekanını kapattın diyenlere, sebeblerden minnacığı da bu diyorum.
Okul yıllarında  Nurullah Ataç'ın Bakmak ve Görmek adında bir denemesini okutmuşlardı. Otuz beş yıl geçti neredeyse, hiç unutmadım o yazıyı. Bakmayı değil, görmeyi hedef edindim. Ama ne yazık ki   az kişiyle olmuyor görmeler. Hep birlikte görmek gerekiyor. İş hayatımda hep BAKAN larla yaşadım.
Meyve dedim, nerelere atladım yine.
Evde meyveyi çiğ yemiyorlar ya, ben de ne kadar tart, pay, kek varsa ,tıkıyorum içlerine. Ve afiyetle yiyoruz hep birlikte. Benim de içim yağ bağlamış oluyor, bu durumda 'alan memnun satan memnun' atasözü çok uygun düşüyor galiba(bir ara da atasözlerine takmıştım, çok güzel bir atasözleri kitabı vardı elimde, birisine verdim galiba. Ne çok bilmediğimiz atasözü var inanamazsınız).
Meyveleri ne yaptığıma gelmek üzereyim... Ve geldiimmm.
Elmalı Pay'ımın hamurunu beğendiğim için ve cuk diye oturmuş bir hamur olduğunu düşündüğüm için aynı hamuru kullandım(şimdi öğrendim ki NTV'nin yayını durdurulmuş. hayret ki ne hayret)...

MALZEMELERİ:
240 gram un
100 gram margarin
50 gram pudra şekeri(aslında 60 gram ama meyveler tatlı olacağından daha az koydum) 
1 yumurta
1 fiske tuz
1 paket kabartma tozu
MEYVELERİ:
4 adet armut
6 adet mor erik
2 adet mandalina
2 çorba kaşığı mısır nişastası
2 çorba kaşığı kahverengi şeker
1 çay kaşığı tarçın
1 çay bardağı ceviz
 YAPILIŞI:
1- Un+ margarin+ yumurta+ kabartma tozu+ pudra şeker+tuzu  birlikte 5 dakika yoğuralım. Ve streçe sarıp yarım saat buzdolabında dinlendirelim.
2- Armutların kabuklarını soyup, ince dilimleyip bir tencerede iki kaşık toz şeker ve tarçınla birlikte, hiç karıştırmdan 7 dakika gibi, tencereyi arada sallayıp yumuşatalım. Soğumaya bırakalım.
3- Kabuklarını soyup dilimlediğimiz eriklerin ve mandalinaların üzerine, karştırdığımız nişasta ve esmer şekerin bir yemek kaşığını dökelim.
4- Hamuru dolaptan çıkarıp, üç dakika gibi un serpilmiş tezgahta yoğuralım. Merdane ile tek yöne doğru yuvarlak olarak büyütelim. Kalıbımızı biraz yağlayalım. Bu tarifte hamuru Tart kalıbından üç parmak daha büyük açalım. Merdaneyi yavaşça hamura saralım ve kalıba oturtalım. Eğri büğrü olabilen dış kenarlarını hamur keseceğiyle keselim.
5- Hamurun tabanına, kalan şeker ve nişasta karışımını serpelim. Önce armutları dizelim bir sıra. Sırasıyla erikleri, en ortaya mandalina dilimlerini yerleştirelim. Kalan mandalinaları armut dilimlerinin arasına serpiştirelim. Çok az ezdiğimiz cevizleri de serpelim en üsüne.
6- Kalıbın dışında kalan hamuru volanlı bir biçimde, kalıba doğru çevirip, elimizle uçlarını bastıralım.
7- 180 derecede ısıtılmış fırında 35-40 dakika pişirelim. Fırından çıkıp soğuduktan sonra pudra şekeri serpelim. Dışarıda 1 saat, daha sonra dolapta iki saat soğuttuktan sonra servis yapalım. Sabrınız varsa birgün sonra daha da enfes oluyor.
Ben pay'ların üstünü hasır sepet örgüsü gibi kare yapıyordum. Kate Zuckerman'ın sitesinde gördüm bu şeklini, çok da güzel ve değişik oldu. Mısr nişastası ve şekeri karıştırp, hamura meyvelerin altına serpmeyi de, Cafe Fernando blogunda gördüm. Her ikisine de teşekkürler. Onların sayesinde dağarcığıma bir bilgi daha katıldı.








0 yorum yap:

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More