31 Ekim 2010 Pazar

Pazılı Çorba


Ya Giritli olsaydım diye düşünürüm ara ara. Giritli komşularım sayesinde tanıştığım otlardan yıllardır vazgeçemedim. Sevgili Neşe' cim her pazar Çeşme Ilıca' dan dönerken demet demet otla birlikte gelirdi. Yoldan geldim, yorgunum demeden, ertesi günü bile beklemeden, ya salatalarını  yapardı, ya da yemeklerini. ''Komşuda pişer bize de düşer'' deyiminin fazlasını yaşatırdı bana. Çoğunu da kendi toplardı. Bayılırım ot, ağaç, bitki tanıyanlara. Bende tanıyor ve biliyorum ama, onların ki ayrıcalık diye düşünüyorum hep.Genlerinde otçuluk var gerçekten.
Bu gün pazı çorbası yaptım. Çok değişik ve lezzetli oldu. İçinde protein de olsun diyerek, kırmızı mercimek ekledim. Makarnanın da yoğunluk vereceğini düşündüm. Rengi yeşil kalsın istediğim için sadece bir havuç, kuru soğan ve yeşil biberin dışında sebze eklemedim. Vejetaryen beslenme biçimine yakın olduğumdan sebzesiz ve otsuz yapamıyorum. Pazı çorbasını sizin de çok beğeneceğinizi umuyor ve tavsiye ediyorum. Bir daha düdüklü tencerede pişirmeyi düşünüyorum. Afiyet olsun...
MALZEMELERİ:
1 demet pazı
1800 gram su
1 havuç
1 kuru soğan
5 adet yeşil biber
75 gram kırmızı mercimek
10 gram tuz
2 çorba kaşığı tereyağ
100 gram süt
2 yumurta sarısı
YAPILIŞI:
1- Tencereye 1800 gram su koyalım. Yıkanmış ve doğranmış pazıları, dörde bölünmüş kuru soğanı, dilimlenmiş havuç ve biberi, yıkanmış kırmızı mercimeği, tuzu ekleyerek 30 dakika gibi pişirelim. Makarnayı ve iki çorba kaşığı tereyağını ekleyip, 10 dakika daha pişirmeye devam edelim ve blenderle karıştıralım.
2- Süt ve yumurta sarılarını çırpalım, kaynayan çorbaya ilave ederek bir dakika daha çırpalım. Ve ocağı kapatalım. Süt ve yumurta terbiyesi, kremalı gibi yoğun yapıyor çorbayı. Başarılı bir çorba olduğunu düşünüyoru



30 Ekim 2010 Cumartesi

Buğday Ezmeli Granola Bar

Bugün yaptığım granola bar, ilk yaptığım granola bar' dan daha farklı. İlkinde sadece yulaf ezmesi vardı. Bunda hem buğday ezmesi hem de yulaf ezmesi var. Şeker çok daha az, bal az, kuru meyveleri biraz değişik. İlk granola bar' da normal ölçüden daha az şeker kullanmama karşın, iç bayıyordu. Gerçi şeker ayarı, herkesin damak lezzetine göre değişiyor.Bugün yaptığım, buğday ezmesinden olsa gerek, daha gevrek ve doyurucu oldu. Dayanma süresi uzun olduğu için, özellikle ara öğünler için mükemmel bir tat. Özellikle yavaş yenmesi gerektiğinden (krokan gibi zor çiğneniyor), oldukça tok tutuyor.
MALZEMELERİ:
175 gram margarin
100 gram bal
50 gram kahverengi toz şeker
175 gram buğday ezmesi
175 gram yulaf ezmesi
1,5 çay kaşığı tarçın
85 gram ceviz
85 gram kavrulmamış badem
85 gram dut kurusu
50 gram elma kurusu
5 adet kuru kayısı
2 adet incir
50 gram susam
YAPILIŞI:
1- Yağı eritelim, balı ve şekeri ekleyip, 5 dakika karamelize oluncaya kadar sürekli karıştıralım.
2-  Badem, kuru kayısı, kuru incir, elma kurusunu robotta çekelim.
3- Tüm malzemeleri karıştırıp, 5 dakika kadar iyice özleşmesini bekleyelim.
4- Granola barı tepsiye yerleştirmeden önce, tepsiye mutlaka yağlı kağıt döşemek gerekiyor. Piştikten sonra rahatlıkla çıkarabilmemiz için yağlamak yetmiyor çünki.
5- Malzemeyi tepsiye döktükten sonra, elle veya bardakla, iyice bastırarak sıkıştıralım. 160 derecede önceden ısıtılmış fırında önce 30 dakika pişirelim. Fırından çıkarıp dilimleyelim (önceden dilimlersek, pişince daha rahat kesebiliriz). Tekrar fırına atıp 15 dakika daha pişirelim.

Karışık Meyveli Turta

Anneciğim bizde ya...Bu tarif de annemin en sevilen ''Meyveli Kek'' dediği, benim de ''Meyveli Turta'' adını daha çok yakıştırdığım tariflerinden bir tanesi. Gerçekten kek benzeri, ama daha sulu bir hamuru var. Nefis bir lezzet bence...

MALZEMELERİ:
3 Yumurta
175 gram toz şeker
225 gram un (sinangil normal un kullandım)
125 gram margarin (oda sıcaklığında)
7 gram kabartma tozu
1 armut
1 elma
1 mandalin
1 portakal
2 çorba kaşığı ceviz
2 çorba kaşığı damla çikolata
2 çorba kaşığı toz badem
Üstü için pudra şekeri

YAPILIŞI:
1- Yumurta ve şekeri beş dakika çırpalım.
2- Margarini küp küp doğrayarak şekerli yumurtaya ekleyelim ve çırpmaya devam edelim.
3- Un ve kabartma tozunu karıştıralım, hamura ekleyip tahta kaşıkla un görünmeyinceye dek karıştıralım.
4- Hamuru 25x25 çapında yuvarlak veya 25x25 kare tepsiye dökelim. Temizlenerek ince ince dilimlenmiş tüm meyveleri hamurun üzerine yerleştirelim. Meyvelerin üzerine toz badem ve cevizi serpelim. En üste damla çikolatayı yerleştirelim.




Peynirli Poğaça

Bu poğaça hamuru anneme ait. Yıllardır kullandığı bir hamur. Bu gün mutfakta hem muhabbet ettik, hem de onun direktifleri doğrultusunda, akşamüstü çayı için hazırlık yaptık. Anne-kızlığın yaşı yok bence. ''Tarih tekerrürden ibaret'' derler ya... Ne karışmaak bana aman Allahım.
Yapacağım tatlı ve tuzluların hamurunu sırasıyla hazırladım, çünkü hepsini aynı zamanda pişirmek istedim her zaman ki gibi. Şimdi sırasıyla hepsinin tarifini yazmaya çalışacağım.

MALZEMELERİ:
2 yumurta
100 gram süt
90 gram yoğurt
3 gram tuz
10 gram kabartma tozu
525 gram un
125 gram yumuşamış margarin
125 gram sıvıyağ
3 gram sirke
YAPILIŞI:
1- Yumurtaların birinin akını peynire eklemek için, sarısını da bir çay kaşığı sirkeyle karıştırarak,  üzerine sürmek için ayıralım.
2- Tüm malzemeyi birlikte yoğurarak, üzerini streç filimle sararak, buzdolabında bir saat dinlendirelim.
3- 300 gram beyaz peynire, bir yumurta akı, toz kırmızı biber, bir demet dereotu, üç yeşil biber (çok ince doğranmış) ve karabiber ekleyelim.
4- Ben hamuru ikiye ayırdım. Yarısından küçük poğaçalar yaptım. Yarısını da, un serpilmiş tezgahta merdane ile dikdörtgen açarak, peynirli karışımı ortasına yerleştirip uzunlamasına birleştirdim. Ekli kısmı alta getirerek tepsiye yerleştirdim. Her iki tepsideki poğaçaların üzerine, sirkeyle karıştırdığım yumurta sarısını sürdüm. Üzerlerine çörek otu serptim. 180 derecede önceden ısıtılmış fırında küçük poğaçaları 35 dakika, tek parça poğaçayı 40 dakika pişirdim.

29 Ekim 2010 Cuma




                                Hep Bizimlesin...


28 Ekim 2010 Perşembe

Hardallı, Kremalı, Fıstıklı Hindi Strogonof

Strogonof ismi nereden gelmiş. Önce bildiğim kadarıyla, açıklamasını yapmalıyım diye düşündüm. Rus mutfağından bize katılan, dünyaca tanınan bir et yemeği olan böf strogonof, adını bir rus prensinden almıştır. Bifteğin ince şeritler halinde doğranarak, soğan, mantar, şarap ve krema ile sotelenmiş şeklidir. Bu yemeğin en iyi pişirilmiş şekli Bolşevik devrimlerinden kaçan rus aristokratların 1920 li yıllarda İstanbul Beyoğlu' nda açtıkları Rejans' ta yapılmıştır. Rejans açıldıktan sonra bu yemek Türk restoran menülerinde de yer almıştır. Ama dilden dile gelişen bir tarif olduğundan, genelde strogonof ; etin, tavuğun ve hindinin şerit şeklinde kesilmiş şekli olup, içeriği değişmektedir restoran menülerinde.
Ben de dün akşam hindi bonfileyi, strogonof doğrayıp, fıstık, taze badem, hardal ve krema ekleyerek, tereyağlı sade makarnayla sunmayı tercih ettim. Hardal ve kremanın, dana ve hindi etine çok yakıştığını düşünmüşümdür daima. Hardalın lezzetini beğeniyorsanız, bu tarifi mutlaka denemelisiniz.
Bu kez makarnayı sadece tereyağlı yapıp, üzerinde hindi strogonofla servis yapmayı tercih ettim.
Diğer bir sunumu da, kremayı ve hardalı 2 ölçü yapıp, süzdüğümüz makarnayı da vog tavaya aktarıp, kremalı ve hardallı sosla karıştırarak servis yapabiliriz.
Tuz ve baharat kullanmadığım bir tarif bu. Çünkü hardalın lezzeti baharat ve tuza gerek bırakmıyor.
MALZEMELERİ:
500 gram hindi bonfile (sütün içinde bekletilmiş )
2 çorba kaşığı çam fıstığı
15 adet kavrulmamış badem
1 çay bardağı krema
1 çorba kaşığı dijon hardal
1 çorba kaşığı tepeleme tereyağı

YAPILIŞI:
1- Hindi bonfileyi uzun şeritler halinde doğrayıp, sütün içinde bir saat bekletelim. Ve süzgüye alalım.
2- Tereyağını vog tavada eritelim ve yağı çok az kızdırıp, fıstıkları ekleyelim. Fıstıklar pembeleşince, bademleri ve hindi etini tavaya koyalım.
3- Yaklaşık 20 dakika,  et suyunu çekip kızarmaya başlayıncaya kadar soteliyelim.
4- Hardalı tavaya ekleyelim ve 2 dakika kadar etle iyice karışmasını sağlayalım.
5- Tavayı ocaktan çekip, kremayı ekleyelim, bir kaç kez karıştırdıktan sonra, tekrar ocağa alıp,  krema ısınıncaya kadar ocakta bırakıp, sonra ocağı kapatalım (kremanın kaynamamasına özen gösterelim ).
6- Haşladığımız makarnayı süzelim, soğuk suya tutmadan tereyağı ile harmanlıyalım makarnayı.
7- Makarnayı servis tabağının altına, üzerine de hindi etlerimizi yerleştirip servise sunalım.
Afiyet olsun. Yenilesi bir yemek oldu bizim için.


26 Ekim 2010 Salı

Portakallı Ve Havuçlu Pilav

Pilavın her çeşidini çok seviyorum. Pişirdiğim pilavlara, değişik lezzetler eklemek çok hoşuma gidiyor.
Bugün pembe pirinç denilen pirinci kullandım ilk kez. İzmir' de görmemiştim, ama Ümitköy pazarında bayanlar çok lezzetli olduğunu söyleyince, bir pişirimlik almış oldum. Eve gelince arama motoruna pembe pirinç yazdım. Ne yazık ki, böyle bir pirinç türü yok... Çok güldüm kendime, hadi ben bu pazarın yabancısıyım. Ya diğer alanlar ? Acaba kaç bayan eve gelince, merak edip bu pirinç hangi yörenin diye araştırmıştır. Ben de içlerinde olmak üzere, ne komik ve değişik bir halkız bizler. Ama gerçekten tanelerin kenarında pembe renkte çizikler var. Ve suyu da pembe gibi aktı. Her neyse ben bu pembe pirinçten, yine de başarılı bir pilav oluşturmuş oldum.

MALZEMELERİ:
400 gram pembe pirinç
650 gram su
1 adet rendelenmiş havuç
1 adet portakal kabuğu rendesi
50 gram bezelye
1 çay kaşığı köri
1 çay kaşığı kuru reyhan
2 çay kaşığı tuz
zeytinyağı +tereyağ

YAPILIŞI:
1- Pirinci ılık su ve tuzla yarım saat ıslatalım.
2- Tencereye yağları koyalım ve ocağı yakalım. Yağ ısınınca rendelenmiş havuç ve portakal kabuğunu 5 dakika kavuralım. Tuz ve köriyi ekleyip 1 dakika daha kavurmaya devam edelim.
3- Suyu ekleyip kaynamasını bekleyelim.
4- Pirinci süzgüye boşaltıp, nişastası çıkıncaya dek yıkayalım ve süzelim. Pirinci, kaynamakta olan suya bezelye ve kuru reyhanla birlikte ekleyelim. Yüksek ateşte 5 dakika göz göz olmasını bekleyelim ve ateşi kısıp 10 dakika daha demlendirelim.
Adı olmayan  pembe pirinçten çok değişik lezzetle pilavımız oldu. Afiyet olsun...


25 Ekim 2010 Pazartesi

Balkabaklı Sebze Çorbası

Kabak tatlısı yapınca, temizlenen kabakların, tatlıya konmayacak kadar şekilsiz olanlarını, sonra kullanmak üzere derin dondurucuya kaldırmıştım. Geçen yazılarımda da yazmıştım. Bütün sebzeleri  temizlerken, mutlaka bir kısmını çorbalarda kullanmak üzere derin dondurucuya kaldırıyorum. Genelde görüntüsü bozuk yerleri oluyor bunlar. Örneğin, kabak dolması yaptığımda, kabakların içlerini bile ayırıyorum. Çünkü daha sonra hepsi işime yarayabiliyor.
Bugünki çorbam da tam anlamıyle harika bir çorba oldu. Hem atıl olan sebzelerimi kullanmış oluyorum. Hem de bol miktarda değişik sebze yemiş oluyoruz.

150 gram küçük parçalara doğranmış balkabağı, dört çiçek brokoli, üç adet doğranmış havuç, yarım baş kereviz, bir kahve fincanı kırmızı mercimek, 150 gram tel şehriye, iki kilogram suyu tencereye koyup, ocağa koyalım. Kaynadıktan sonra köpüğünü alalım iki kez. Tuz, zeytinyağı ve bir çorba kaşığı tereyağını, tencereye ekleyip ateşi kısalım. Yarım saat, kabak ve havuçlar yumuşayıncaya kadar pişirelim. Ocaktan alıp, bir çay kaşığı kuru nane ekleyip, blenderle karıştıralım çorbayı. Çok beğeneceğinizden eminim. Afiyet olsun.


23 Ekim 2010 Cumartesi

Sosisli Ve Kaşarlı Köfte

Bu köfteyi 1991 yılında, Hanımeli adındaki ilk mekanımda, bir ustamızdan öğrenmiştim. Yıllarca değişmeyen lezzetlerimizden bir tanesi olmuştu. İtalyan köfteydi adı, ustamızın dediğine göre. Sonraları Sosisli ve Kaşarlı Köfte adını  tercih etmiştim. Sosis ve kaşar girdiği için, baharatları diğer köftelere eklediklerimden, daha az kullanıyorum bu köftede. Domatesli sosu ve patates püresiyle, sunumu oldukça güzel bir köfte reçetesi  olduğuna inanıyorum.

MALZEMELERİ: 
400 gram yağsız dana kıyması
100 gram kaşar peyniri
175 gram sosis
50 gram galeta unu
3 adet yumurta
100 gram kuru soğan (rendelenmiş ve suyu sıkılmış ağırlığı).
1 çay kaşığı tuz
1/2 çay kaşığı kimyon
İsteğe bağlı karabiber

YAPILIŞI:
1- Önce sosisi, sonra kaşar peynirini, en son soğanı mutfak robotunda çekelim (sosis ve kaşar robotun içini bulaştırdığından, soğan en son çekildiğinde robotun içini temizliyor).
2- Soğanın suyunu sıkalım ve tüm malzemeleri karıştırarak yoğuralım köftemizi.
3- Dikdörtgen kestiğimiz folyo veya yağlı kağıdı tezgaha yerleştirelim. Köfte hamurumuzu bilek kalınlığında yuvarlayarak, uzun rulo haline getirelim. Folyoyu hamurumuza sararak paket yapalım. Buzdolabında 2 saat bekletelim
4- Dolaptan çıkardıktan sonra folyosunu dikkatle açalım. Bir yumurtanın akını çırparak köftemizin üzerine sürelim. 180 derecede ısıtılmış fırında 45 dakika pişirelim.
5- Bir tavaya iki çorba kaşığı zeytinyağı koyup, yağ kızdıktan sonra iki çorba kaşığı salçayı 3 dakika kavuralım. Bir su bardağı su ekleyip 5 dakika özleştirelim. Dilimlediğimiz köftelerin üzerine dilediğimiz kadar sos dökerek, patates püresi, bezelye veya pilavla servis yapalım. Afiyet olsun.
                                Bu şekilde buzdolabında dinlendiriyorum bir gün boyunca. Pişmiş ve
                                servise hazır halini daha sonra görmek üzere.

Ölçüsüz Keklerim

Her tarifimi gramla  yapmama karşın, bir kaç ürünüm var ki, yıllardır el kararıyla yapmaktan vazgeçemiyorum. Bunlar bana uyduruk gelen ama acele yapılması gereken zamanlarda, imdadıma yetişen keklerimden bazıları. Dün oğluşum bunlardan birisini istedi benden. Sadece havucun olduğu, ceviz bile olmayan kekimi. Bir de '' abidik kubudik yapma ama anne '' dedi. Onun bu deyimi, başka bir şey ekleme demek. Ben de fırını ısıtmışken, kakaolu ve damla çikolatalı kekimi de aradan çıkarıverdim. Kuzularımın okul arkadaşlarından, apandisit ameliyatı olan bir kuzumuz vardı. Ona göndermek için kolay bir kek seçtim.
Yine de paylaşmak istedim sizlerle. Pamuk gibi oldular. Hemen denemelisiniz bence.

HAVUÇLU KEK: 
3 yumurta
1,5 su bardağı şeker
1 su bardağı süt
1 su bardağı sıvıyağ
1 kabartma tozu
Aldığı kadar un
2 su bardağı havuç rende
Yumurta ve şekeri 7 dakika çırpalım. Süt ve sıvıyağı ekleyip, en düşük ayarda 2 dakika daha çırpalım. Un ve kabartma tozunu ekleyip, tahta kaşıkla un görünmeyinceye kadar karıştıralım. En son havucu ekleyelim. 180 derecede önceden ısıtılmış fırında 35 dakika pişirelim. Ben iki keki birlikte pişirdiğim için 40 dakika tuttum fırında
KAKAOLU VE DAMLA ÇİKOLATALI KEK:
Aynı malzemeleri kullandım, 2 çorba kaşığı kakaoyu undan önce ekledim hamura. Un ve kabartma tozunu, yine tahta kaşıkla yedirdim hamura. Ve yarım su bardağı damla çikolata ekledim en son. 180 derecede önceden ısıtılmış fırında ( iki kek olduğu için 40 dakika tuttum).
                                

21 Ekim 2010 Perşembe

Örgülerim

Örgü örmek ayrı bir tutku benim için. Son iki kış deli gibi, neler ördüm akıllara durgunluk. Hepsini armağan olarak ördüm diyebilirim. Örneğin kendime bir atkı, şal veya buluz başlıyorum. Arkadaşlarımdan biri görüyor ve beğeniyor ya! Artık onun oluyor o ördüğüm her neyse. Özellikle de oldukça zor ve sayı sayarak yapılanları tercih ediyorum. Hele geçen kış örgü örmek, mekanımda tüm gün yemekle ilgilendikten sonra, kafamı dağıtmak için çok iyi ikinci uğraş olmuştu bana. En sevdiğim üç örneğin fotoğrafını çekmeye çalıştım. İkisi atkı diğeri de şal örneği. Beğenirseniz, örneğini yazabilirim.
Birde Candan ablam var benim... Onun atkı ve bereleri nasıl harika şeyler görseniz. Evi yünlerle dolu. Benim tüm can dostlarım benim gibi uçuk ve kırıklar galiba. Candan ablam da sürekli örüyor. Ve doğuda dost bir köy bulmuş kendine, koli koli gönderip duruyor. Sadece örgü örmez ki. İngilizce ders verir, roman yazar (Gavurun Dölü ), seramik yapar, inanılmaz zevkli ev döşer, çok iyi misafir ağırlar, öyle bir hasta bakar ki hasta olasınız gelir.

Candan Abla' mın kitabı bu...Yenigün gazetesi yazarı Tufan Aksoy ne güzel bir seni anlatmış. Evinin anlatımı ancak bu kadar güzel olabilir. Gözümde canlanıverdi, harika, değişik ve çok zevkli evin.Taksitlerini ödeyebilirmiyim diye düşündüğün evin, bak senin oluverdi. Akşam gazetesi yazarı Burhan Ayer'de ne güzel anlatmış romanını. Candan Ablam, ne zaman tatsız bir şey yaşasam seni düşünüyorum. Seninle Bostanlı karakolunda tanışmamız, yakınlaşmamız, oğluşuma ders verişin, onu Amerika' ya götürüşün, oğluşuma ders verirken sende uyuyakalışım. İkramların...Ne kadar dayanıklı, savaşçı, iyi, tatlı huysuz bir kadınsın sen. İyi ki varsın, seni tanıyıp da yaşamdan vazgeçmek ne mümkün. seni seviyorum.

Buğday Ezmeli Ekmek

Tarif denemenin sonu yok gerçekten. Ekmeğimizi kendim yaptığımdan, değişik ekmek üretmek istiyorum her kez. Bu gün de buğday ezmesi eklemeyi düşündüm ekmek hamuruma. Yulaf ezmesini biliyordum da, buğday ezmesinle yeni tanıştım. İstanbul - Ankara arasındaki Varan dinlenme tesislerinde, yöresel ürünler satan bir bölüm var. Neler var inanamadım. Her meyvenin kurusu, kurutulmuş otlar, baharatın binbir çeşidi var. Bilmediğim çok ürün gördüm, kaybettim kendimi yine. Hepsinden azar azar, tarttırdım. Üstelik kağıt poşetlere, kendiniz istediğiniz kadar seçip, biriktiriyor ve sonra tarttırabiliyorsunuz. Buğday ezmesini de oradan almış oldum.
Aslında granola bar' a yulaf ezmesi koymuştum ya. Buğday ezmesini de granola bar için düşünmüştüm. Ekmeğe kısmet oldu ilk...
Ekmek hamurunu, kendimize göre tam gelen ölçüden yapıyorum her gün. Sadece un çeşitleri ve içindeki malzemeler değişiyor. Bugünkü  ekmek unu Sinangil'in tam buğday unu.  120 gram da buğday ezmesi var hamurda.
Sadece ilave edilen (damla çikolata, zeytin, ceviz, yulaf ve buğday ezmesi vb. malzemeleri hamura, ilk dinlenmeden sonra, ikinci kez yoğurduğumda ekliyorum). 
Sonuç başarılı, köy ekmeği lezzetinde oldu. Rahatlıkla deneyebilirsiniz.

20 Ekim 2010 Çarşamba

Lorlu Tuzlu Kurabiye

Geçen gün yaptığım tatlı lor kurabiyemi, bu gün şeker eklemeden denedim.Tatlı lorun, tuz ve rende kaşar peyniri eklenmiş lezzetini merak ettim. Çok da başarılı bir hamur oldu. Kız kuzum tatlı sevmiyor ya... Ona tuzlu hamur deniyorum boş kaldığımda. Ben bu mutfak işine bayılıyorum. Mutfağa giremeyen beni düşünemiyorum bile. Gerçi kız kuzuma yapıyorum ama, tatlı canavarlarımdan yine ona az kalıyor.

MALZEMELERİ:
250 gram tatlı lor
125 gram margarin
350 gram un
1 yumurta
150 gram kaşar peyniri (rendelenmiş)
1 adet kabartma tozu
7 gram tuz

YAPILIŞI:
1- Kaşar peyniri dışında tüm malzemeleri yoğuralım.
2- Kaşar peynirini ekleyip yoğurmaya devam edelim. Streçe sarıp bir saat buzdolabında bekletelim.
3- Dolaptan çıkarıp, cevizden biraz daha büyük bezeler yapalım. Küçük kurabiye kalıpları ile bezelerin üzerine bastıralım.
4- 180 derecede önceden ısıtılmış fırında, 30-35 dakika pişirelim.
                                Küçük kurabiye kalıplarını, yuvarlak hamura iyice bastırınca çok
                                güzel şekiller oldu.

19 Ekim 2010 Salı

Terbiyeli Yeşil Çorba

Sebze yemeği veya salata yaparken, bir parçasını ayırıp, derin dondurucuya koymak alışkanlık oldu yıllardır. Bu gün de derin dondurucudan, yeşil olan tüm poşetleri çıkardım. Brokoli, ıspanak, kabak, yeşil biber, maydonoz vardı poşetlerimde.
Kabak iki taneydi, brokoli üç çiçek, ıspanak bir avuç, dört yeşil biber, biraz da maydonoz. Rengi değişmesin diye 100 gram pirinç, bir tane patates (küçük doğranmış) ve bir tane soğanla (küçük doğranmış) birlikte 1,5 kg su dolu tencereye ekledim.
50 gram zeytinyağı ve tuzunu katarak kaynamaya bıraktım. Kaynadıktan sonra ocağı kısarak yarım saat daha pişirdim. Ocaktan çekip, blender'den geçirdim. Tekrar ocağa aldım. Ve terbiyesini hazırladım.
Bu terbiyeyi, krema eklenmesi gereken çorbalarda sürekli kullanıyorum. Böylece krema kullanmamış oluyorum. Lezzet farkını anlamak için, terbiyeyi çorbaya eklemeden önce ve ekledikten sonra tatmanızı öneririm.
İki yumurta sarısını, bir su bardağı sütle çırptım ve çorbaya ekleyerek, çırpacakla karıştırmaya devam ettim. Tekrar kaynamaya başladı ve bir dakika sonra ocaktan aldım. İnanılmaz bir lezzet, mutlaka deneyin.

17 Ekim 2010 Pazar

Havuçlu, Cevizli ve Üzümlü Kek

Oğluşumun en sevdiği kek bu galiba. Annemin klasik bir keki olduğu için, oğluşuma hep bunu yapar. Oğluşla nerede görüşecekse, havuçlu keksiz asla gelmez Nurhayat'çım...
Bu aralar, bukadar karbonhidrat tüketmemize rağmen, bırakın kilo almayı, daha da verdik.
Düzenli yaşamaktan diye düşünüyorum. Mekan varken, sabahın dördünde kumru, lahmacun, pide, tatlı gibi yiyeceklere hiç hayır demezdik(Derya'cım hatırllıyormusun; canlı müzikten sonra hep birlikte kumrucu Şevki'ye giderdik). Bu kadar  yedikten sonra da, ağırlık çöker ve uyurduk. Yaşam biçimimizi hep kabul ettik eşimle birlikte. Yok sabah yemek yemişim, yok sabah beş'de uyumuşum diye düşündüğümüzde mutsuz oluyorduk çünkü. Bizim hayatımız bu diyorduk ve kabule geçiyorduk. Bu nedenle de hep mutlu olmayı başardık.
Ama hepimizin yatması gereken bir saat var. Bilim böyle diyor. Vardiyalı çalışanların, gece işi yapanların, kısacası normal düzeninin yaşamayan insanların, dengelerinin bozulduğunu tıp kabul ediyor. Bunun gerçek olduğu da biz de görülüyor. Bu kadar yemeğe karşın, hala kilo veriyoruz. Her şey uykuda başlıyor ve uykuda bitiyor bence...

MALZEMELERİ: 
185 gram  rendelenmiş havuç
230 gram un
180 gram süt
110 gram zeytinyağı
3 adet yumurta
40 gram şeker(havuç ve üzüm olduğu için çok az şeker koydum)
50 gram ceviz
50 gram kuru üzüm
25 gram çekirdeği çıkarılmış kuru erik
1 adet kabartma tozu

YAPILIŞI:
1- Yumurta ve şekeri 7 dakika çırpalım.
2- Süt ve zeytinyağını ekleyelim ve tahta kaşıkla karıştıralım.
3- Un ve kabartma tozunu karıştıralım ve yumurtalı karışımın içine katalım. Un kayboluncaya kadar(iki üç kere, yani çok az) karıştırmaya devam edelim.
4- Havuç ve diğer malzemeleri ekleyelim.
5- 180 dereece önceden ısıtılmış fırında 35 dakika pişirelim.

Lorlu Kurabiye




Bu kurabiyeyi daha önceki tariflerimde ricotta peyniri ile yapmıştım. Çünkü realde, peynir reyonundaki görevli beni kandırmıştı. Ankara'da lor peyniri bulamazsınız diye. Ama dün pazarda buldum, köylü bir kadın kendi yapıyormuş. Eski müşterileri de hep buradan aldıklarını ve çok temiz ve lezzetli olduğunu söylediklerinde saldırdım tatlı lora.
Canım babam İzmir'de havra pazarından getirirdi anneciğime. Bu tarif de annemin çok beğenilen bir kurabiyesi.
Huuu Nurhayat hanım, un ölçüsünü az vermişsin. İki su bardağı demişsin amma(iki su bardağı 250 gramdı.Hamur cıvık olunca 100 gram daha ekledim. Bu nedenle bardak ve kaşıklarla olan reçeteleri sevmiyorum).
Üstelik ricotta peyniri, bizim kaymak gibi olan tatlı lorumuzun eline su bile dökemez. Çünkü çeşit ve seçenek çok olunca, en güzelini deneyerek buluyorsunuz.
Pazar günleri karbonhidrat günümüzdü ya bizim. Ama bu gün çıldırdım yine, neler yaptım bilseniz. Şu anda ekmeğim mayalanırken, ben de tarifleri yazmaya başladım. Evdekiler telef oluyorlar yemekten...Çünkü arşivimi çoğaltmam gerekiyor. Ve hiç bir tarifimi pişirmeden sizlere yazmıyorum.

MALZEMELERİ:
250 gram tatlı lor
125 gram oda sıcaklığında margarin
350 gram un
1 yumurta
200 gram şeker
1 paket kabartma tozu


YAPILIŞI:
1- Önce lor + margarin + şekeri karıştıralım.
2- Sonra yumurtayı ekleyelim.
3- En sonra un ve kabartma tozunu ekleyelim. Ve 5 dakika yoğuralım.
4- ben sinnangil un kullandım bu tarifte. Değişik marka un kullanırsanız, un az veya çok gelebilir.Yumuşak bir hamur oluyor. Buz dolabında iki saat dinlendiğinde hamur toparlıyor kendini.
5- Buz dolabından çıkarıp, yuvarlak bezeler halinde tepsiye dizelim.
6- Önceden 180 derecede ısıtılmış fırında 35 dakika pişirelim. Afiyet olsun...


Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More